Boks Tarihi

Gönderen Yıldırımların Efendisi 3 Eylül 2010 Cuma , , , , , , ,

TARİHİ


İnsanlar hayatın her döneminde, bazı sorunlarını yumruklarıyla halletmeye çalışmışlardır. Özellikle eski devirlerde buna daha sık rastlanmaktaydı. Uygarlık gelişip insanlık modernleştikçe yumruklar daha çok ringlerde konuşmaya başladı. Boks tarihi insanlık kadar eskidir. Resimlerle taslara işlenen ilk belgenin Sümerler'e ait olduğu kabul edilmektedir ve bu 7.000 yıllıktır. Mısır'daki piramitlerde yer alan boks resimlerinin ise 5.000 yıllık olduğu saptanmıştır. O devirlerde yumruklarla yapılan dövüşler günümüzdekilere oranla büyük farklılıklar göstermekteydi. Mısır'da yapılan dövüşlerde sadece kafaya vurmak serbestti bir yumrukla rakip dövülürken, diğeriyle de yüz korunuyordu. Bu dövüşler bazen iyi bir mevkide yer alan işi elde edebilmek için de yapılabiliyordu. Antik Yunan'da düzenlenen olimpiyatların 23'üncüsünde boks sporu resmi olarak organizasyon kapsamına alındı. O dönemlerde iyi boksörler zengin iş adamları tarafından destekleniyordu. Bu olay günümüzdeki sponsorluk sisteminin de başlangıcı olarak kabul edilebilir.



ELDİVEN YERİNE DERİ

Önceleri eldiven yerine ince deriden yapılmış koruyucularla el ve bileklerin yaralanması önlenmeye çalışılmıştı. Roma İmparatorluğu döneminde boks eldivenine benzer derilerin üzerine sivri demirler eklenerek silah niteliği verildi. Bu nedenle özellikle gladyatör dövüşlerinde boksörlerin öldükleri sıkça rastlanan hadiseler arasındaydı. Boks sporunun resmi olarak ilk kabul edildiği ülke 1681 yılında İngiltere olarak tarih sayfalarına işlenmiştir. İlk boks maçı 1698 senesinde Londra'daki kraliyet tiyatrosunda organize edildi. Maç izleyenler tarafından öylesine beğenildi ki olayı duyan boksörler kraliyet tiyatrosuna akın etti. Salonları tıklım tıklım dolduran seyirciler dövüşçüler üzerine bahis oynamaya başladılar böylece boksörlere para kazanmanın yolu açıldı. O dönemlerde dövüş kuralları yoktu ve karsılaşmalar eldivensiz yapılıyordu. Rakip yere düşse dahi vurmaya devam ediliyordu, ta ki rakip tükeninceye kadar. Bu durum 16. yüzyılın ortalarına dek böyle devam etti.



İLK KURALLAR

İlk Boks Kuralları


1743 yılında Jack Broughton ilk boks kurallarını içerin kitabini yayımladı, bu kurallar 1838'e kadar ufak tefek değişikliklerle ringlerde uygulandı. Boksun babası olarak kabul edilen Jack Broughton, ilk spor salonunu inşa ederek öğrenci yetiştirmeye başladı. İlk boks eldiveni ve kafaya takılan koruyucu kaskları icat etti. 1814 yılında boks karsılaşmalarını kontrol altına alabilmek için "Londan Prize Ring" isminde boks kulübü kuruldu bu tarihe geçen ilk resmi boks kulübüdür. 1838'de bu kulüp boks kurallarını belirledi ve bu kurallar Amerika tarafından da kabul edildi. Bu kurallar ilk kez Ingeltere Sampiyonası 'Champions von Englend' James Deaf'in Williams Bendigo ile yaptığı maç sırasında 1839 yılında uygulandı. Medyanın gelişmesiyle boks sporunun daha geniş bir seyirci kitlesi oluştu. Milyonlarca insan radyo ve televizyon başında maçları izleme imkanına kavuştular. 1975 yılında Muhammed Ali ile Joe Frazier arasında yapılan ağır sıklet boks karsılaşması gece yarısı olmasına rağmen izlenme rekorları kırmıştı. 1990'lı yıllarda internetin de hizmete girmesiyle bu spor hakkında bilgiye ulaşmak daha da kolaylaştı.

En eski spor dallarından biri olan boksun 5 bin yıllık bir geçmiş vardır. Önceleri askeri amaçlarla, yakın dövüş tekniklerinden biri olarak boks özellikle Jimnazyumlarda gençlere öğretiliyordu. Daha sonra güreşin bir parçası olarak spordaki yerini almaya başladı. M.Ö. 2500 yıllarında boksun bir spor mücadelesi biçiminde uygulandığı, Mezopotamya’da, Bağdat yakınlarında bulunan tabletlerdeki kabartmalarında anlaşıldı. Bu kabartmalarda iki boksörün savunma (guard) pozisyonunda birbirlerini kolladıkları görülüyordu. Boksun spor olarak uygulanması ilk eldiven örneklerini de beraberinde getirdi. Ellerin üstü, parmakların üstten birinci boğumuna kadar deri şeritlerle sarılıyor, böylece sakatlanmaların önüne geçiliyordu. İlk çağlarda ki boksun önemli bir kuralı yoktu. Taraflardan biri pes denene yada ölene kadar dövüş devam edebilirdi. M.Ö. 688’de boks, antik olimpiyatların programına da alındı.

Bugünkü boksun temelleri İngiltere’de atıldı. On yedinci yüzyılda İngilizler, vuruş biçimlerini belirlediler, şiddet unsurlarını azaltarak olayın sportif yanını geliştirmek üzere çaba gösterdiler. 1700 yılında eski bir kılıç şampiyonu olan James Figg’in eskrim teknikleriyle yaptığı boks maçını kazanması Londra’da ilk boks akademisinin kurulmasına yol açtı. Ancak kurallar konusunda henüz bir anlaşmaya varılmamıştı.

Boks kurallarını belirleyen kişi, 1891 yılında İngiltere’de Ovemsberry Markisi oldu. Bu kurallara göre boksörler üçer dakikalık (raund) halinde dövüşecekler, dönem aralarında birer dakika dinleneceklerdi. Dönem sayısı önceden anlaşmayla belirleniyordu. Rakibinin yumruğuyla yere düşen boksör, hakem tarafından 10 saniye sayılıncaya kadar kalkmazsa yenik ilan ediliyordun. (knock-out). Ovemsberry’nin koyduğu en önemli kural ise boksörlerin eldiven giyme zorunluluğuydu. Bu kurallar bugün uygulanmamaktadır. 1984 Los Angeles Olimpiyatlarından itibaren boksörlere koruyucu başlık giyme zorunluluğu da getirildi.

Modern boks, Amerika’da da hızla yayıldı. 1889’da L. Sullivan’le J. Kilrain arasında Missouri eyaletinin Richbourg kendinde yapılan ağırsiklet maçını Sullivan kazandı ve “dünya şampiyonu” ilan edildi.

İki boksörün arasındaki dövüş, seyirciler tarafından ilgiyle izlenirken İngiltere’de müşterek bahisçilik de başladı. Meraklılar, kazanacağını tahmin ettikleri boksör için organizatöre para veriyorlar, tahminleri gerçekleşirse, karlı çıkıyorlardı. Bu durum ringdeki boksörlerinde müşterek bahisten çıkar sağlamasına giderek profesyonelliğin yaygınlaşmasına yol açtı. Profesyonel boks özellikle Amerika’da hızla gelişti, daha sonra dünyaya yayıldı.

Amatör boks, modern olimpiyatlara 1904’de St. Louis’de girdi. Atina (1896) ve Paris (1900) Olimpiyatları’nda organizatör ülkeler boksu müsabaka programına almalıdır: 1904’de Amerika’da düzenlenen ilk olimpiyat boks müsabakalarında altın madalyaların tamamını Amerikalılar kazandı. Aynı durum 1908 Londra Olimpiyatlarında İngilizler tarafından tekrarlandı. Ev sahibi boksörlerin tümü şampiyon oldu. 1912 Stockholm Olimpiyatlarında ise İsveç, boksu bir spor olarak kabul etmediği içi, boks müsabakaları program dışı kaldı.

Türkiye’de boks, kurtuluş yıllarında (kurtuluş savaşı) başladın. 1919’da İstanbul’daki işgal kuvvetlerine mensup İngiliz ve Fransız askerlerinin kendi aralarında yaptıkları boks maçları, Türk gençleri tarafından da ilgiyle izlendi.

Beyoğlu’ndaki Skatting ve Varyete kulüpleri ile Tepebaşı'ndaki tiyatrolarda yapancıların yaptığı maçlara, zamanla Türk gençleri de katılmaya başladılar. Ziya, Sait, İsmet (Uluğ) beylerle Mısırlı Mahzar, Türk boksunun ilk öncüleri oldular. Tıbbiyeli Ali Sami ile Fenerbahçeli ile Fenerbahçeli bir futbolcu olan İsmet Uluğ ilk dönemin en başarı boksörleriydi. İsmet Uluğ’un Ferah tiyatrosunda Fransız boksörlerini yenmesi ise halk tarafından bir kahramanlık örneği olarak alkışlandı. Fenerbahçe, kuruluş, Galatasaray ve Alemdar klüpleri boksta rekabet ortamını yaratan ve güçlü boksörler yetiştiren ilk boks yuvaları oldular. 1938’de otobüs kazasında kolunu kaybettiği için “tek kollu boksör” olarak ün yapan Cihat Vurucu da Alemdar Kulübünden yetişti.

1940’da Galatasaraylı Melih Açba, Amerika’nın en büyük turnuvası olan “Altın Eldiven” de rakiplerini yenerek şampiyon oldu. 1947’de Milli Takımın katıldığı Dublin’deki ilk Avrupa Şampiyonasında Vural İnan, en teknik boksör seçildi. Halit Ergönülde Sıkletinde Avrupa karmasında seçilerek Amerika’ya götürüldü.

1950’lerde Türkiye profesyonel boksun ilk örnekleri görüldü. Garbis Zaharyan ve Taki Ziyaris, en başarılı profesyonel boksörler oldular, 1960’larda ise Türkiye’de amatör boksun en başarılı dönemleri yaşandı. Celal Sandal, Seyfi Tatar, Yeter Sevimli, Hikmet Coşkunoğlu, Engin Yadigar, Arif Doğru, Mehmet Kumova, Eraslan Doruk, Gülali Özbey, Hikmet Özen, Balkan şampiyonalarında madalyalar kazandılar, uluslar arası turnuvalarda başarılı maçlar Avrupa Şampiyonluğu unvanını kazanan Cemal Kamacı, Amerika’da profesyonel maçlar yapan Ahmet Taşçı, Danimarka’da yetişen ve olimpiyatta ve dünya şampiyonlarında bronz madalya kazanıp profesyonelliğe geçtikten sonra Avrupa Şampiyonluğuna ulaşan Eyüp Can, son dönemin en önemli boksörleri oldular.

0 yorum

Yorum Gönder

Yorumlarınız Bizim İçin Değerlidir :) Yorum Yaptığınız İçin Teşekkürler...İsminizle Yorum Yaparken ''URL'' bölümünü boş bırakabilirsiniz...

sporcu site. Blogger tarafından desteklenmektedir.